İçindekiler
Köy enstitüsü, Türkiye'de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türüdür. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti.
Kurtuluş Savaşı sonrasında vatandaşların sadece %3-4'ünün okuma yazması vardı. Halkın %80'i köylerde yaşıyordu. Atatürk ilk defa Köy Enstitülerinin kuruluş yasalarını çıkardı. İlk önce askerliğini çavuş olarak yapmış erlerden köy öğretmeni yetiştirilip köylerine öğretmen olarak gönderilme projesini önerdi ve bu proje uygulandı.
ABD li Eğitim Profesörü John Dewey, 1924 yılında Mustafa Kemal tarafından Türkiye’ye davet edildi. Kendisinden Türkiye de Eğitim Nasıl olmalıdır niteliğinde bir rapor hazırlanması istendi. Hazırladığı Rapor zamanın yöneticileri tarafından incelendi. Profesör John Dewey'nin Raporları", Maarif Vekaleti Mecmuası, Mart 1925, No. 1. Yayınlandı. Türkçe çevirisi birkaç kez 1939'da, Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel zamanında yayınlandı
Köy Enstitüleri, John Dewey'in iş ve eğitimi birleştirme fikrini yerine getirmek için tasarlanmıştır. Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Âli Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Âli Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.
Hasan Âli Yücel Milli Eğitim Bakanlığı döneminde dünya klasiklerini Türkçeye tercüme ettirmişti. Köy enstitüleri öğrencileri her sene 25 tane klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entelektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu. Aşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu.
Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyorlardı. Daha sonra kahvaltı ardından zorunlu okuma saati vardı. Kahvaltıyı kendilerinden önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenci arkadaşları hazırlıyordu.
Bu bakımlardan köy enstitüleri yaparak öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olmuştur.
1946 yılında hükûmetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla, müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişiklikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu "iş için iş içinde eğitim" ilkesinden uzaklaştırıldı. Öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954'te kapatıldılar.
Hizmetlerinin sonunda öğretmen yetiştiren toplam yirmi Köy Enstitüsü ve bir Yüksek Köy Enstitüsü (Hasanoğlan) vardı. Büyük yararlarına rağmen toplumun birçok kesimi bu okullara karşıydı. Muhafazakarlar yatılı okulda karma eğitime karşı çıktılar. Köylerdeki aileleri kızlarının orada okumasına izin vermeye ikna etmek çok zordu.
O dönemde güçlü olan anti-komünist ve anti-sosyalist hareketler, okullara saldırdı ve toplumdaki itibarlarını düşürdü. Okul kütüphanelerinde solcu kitaplar da bulunmaktaydı ve öğrencilerden farklı siyasi düşünceleri okumaları bekleniyordu. Ayrıca köyleri kontrol eden birçok toprak sahibi, yüksek eğitimli öğretmenlerin geri dönmesinden rahatsız oluyordu.
Köy Enstitüleri sadece okul kurmakla kalmamışlar, köylüleri hem entelektüel hem de tarım konusunda eğitmişlerdir. 1945'te Köy Enstitüleri, CHP'nin muhafazakar kanadı ve yeni kurulan Demokrat Parti'nin şiddetli saldırılarına maruz kalmaya başladı. Köy Enstitüleri, yıkıcı, asi, gelenek karşıtı bir nesil yetiştirmekle ve Marksist telkinlerin yatakları olmakla suçlandı. Bu saldırılar daha çok Parlamento içindeki ve dışındaki büyük toprak sahipleri ve onların basındaki sözcüleri tarafından yapıldı. Hükümet, toplumdan, muhalefet partisinden ve yaklaşan seçimlerden gelen güçlü baskılar nedeniyle onları kapatmak zorunda kaldı. Her ne kadar hükümet eninde sonunda seçimleri kaybetmiş olsa da.
Köy Enstitüleri, Demokrat Parti hükümeti tarafından (1950'de seçilen) laiklik karşıtı gruplara bir imtiyaz olarak düzenli öğretmen yetiştiren okullara dönüştürüldü.
Kurtuluş Savaşı sonrasında vatandaşların sadece %3-4'ünün okuma yazması vardı. Halkın %80'i köylerde yaşıyordu. Atatürk ilk defa Köy Enstitülerinin kuruluş yasalarını çıkardı. İlk önce askerliğini çavuş olarak yapmış erlerden köy öğretmeni yetiştirilip köylerine öğretmen olarak gönderilme projesini önerdi ve bu proje uygulandı.
ABD li Eğitim Profesörü John Dewey, 1924 yılında Mustafa Kemal tarafından Türkiye’ye davet edildi. Kendisinden Türkiye de Eğitim Nasıl olmalıdır niteliğinde bir rapor hazırlanması istendi. Hazırladığı Rapor zamanın yöneticileri tarafından incelendi. Profesör John Dewey'nin Raporları", Maarif Vekaleti Mecmuası, Mart 1925, No. 1. Yayınlandı. Türkçe çevirisi birkaç kez 1939'da, Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel zamanında yayınlandı
Köy Enstitüleri, John Dewey'in iş ve eğitimi birleştirme fikrini yerine getirmek için tasarlanmıştır. Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
Köy Enstitülerinin Kuruluşu
Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular. Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu. Gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80'lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitüleri'nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad'ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunmuştu.1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
Genel bilgiler
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Âli Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Âli Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.
Dersler
Okullar tarıma elverişli arazisi olan köylerin yakınlarında kuruldu. Amaçlarından biri de köylülerin alternatif tarım tekniklerini öğretmekti. Arıcılık bilinmeyen köylerde arıcılık, bağcılık bilinmeyen köyde bağcılık öğretiliyordu. Enstitüye atanan öğretmen gittiği köyde okul binasını köylülerin yardımıyla yapabilecek kadar inşaat bilgisi de öğreniyordu. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Enstitülerin hepsinin kendisine ait tarım arazileri, atölyeleri vardı. Bu sayede öğretmenler kendi okullarını gittiği köyde köylülerin işbirliği ile inşa ediyor ve devletin okul yapmasına gerek kalmıyordu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü, diğer köy enstitülerini kuran köy enstitüsü öğrencileri tarafından inşa edilmişti. Köy enstitülerinden mezun olan öğretmenlere yetiştirildikleri branşa ve gönderilecekleri köye göre 150 parçaya varan alet ve edevat veriliyordu. Öğretmenler bu alet ve edevat ile köylülerin de yardımıyla köy okulunu inşa ediyor ve köylülere hem modern tarım tekniklerini hem de okuma yazmayı ve hatta müzik aletleri çalmayı öğretiyordu.Hasan Âli Yücel Milli Eğitim Bakanlığı döneminde dünya klasiklerini Türkçeye tercüme ettirmişti. Köy enstitüleri öğrencileri her sene 25 tane klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entelektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu. Aşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu.
Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyorlardı. Daha sonra kahvaltı ardından zorunlu okuma saati vardı. Kahvaltıyı kendilerinden önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenci arkadaşları hazırlıyordu.
Bu bakımlardan köy enstitüleri yaparak öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olmuştur.
Köy Enstitüleri listesi
Ad/Bulunduğu İl | Kuruluş Tarihi |
---|---|
Akçadağ/Malatya | 1940 |
Akpınar-Ladik/ Samsun | 1940 |
Aksu/Antalya | 1940 |
Arifiye/Sakarya | 1940 |
Beşikdüzü/Trabzon | 1940 |
Cılavuz/Kars | 1940 |
Çifteler/Eskişehir | 1939 |
Dicle/Diyarbakır | 1944 |
Düziçi/Adana | 1940 |
Erciş/Van | 1948 |
Gölköy/Kastamonu | 1939 |
Gönen/Isparta | 1940 |
Hasanoğlan/Ankara | 1941 |
İvriz/Konya | 1941 |
Kepirtepe/ Kırklareli | 1939 |
Kızılçullu/İzmir | 1939 |
Ortaklar/Aydın | 1944 |
Pamukpınar/Sivas | 1941 |
Pazarören/Kayseri | 1940 |
Pulur/Erzurum | 1942 |
Savaştepe/Balıkesir | 1940 |
Köy Enstitülerinin kapatılması
II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru 1945 yılında Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Türkiye'den Kars, Artvin ve Ardahan'ı ve Boğazlarda askeri üs istemesi üzerine, Millî Şef de ABD'den askeri destek istemişti. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD, Truman Doktrini ile finansal yardıma başlamıştı ama karşılığında Türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini ve Millî Şeflik, "5 yıllık kalkınma planları" ve "Köy Enstitüleri" gibi uygulamaların kaldırılmasını talep etti.1946 yılında hükûmetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla, müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişiklikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu "iş için iş içinde eğitim" ilkesinden uzaklaştırıldı. Öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954'te kapatıldılar.
Hizmetlerinin sonunda öğretmen yetiştiren toplam yirmi Köy Enstitüsü ve bir Yüksek Köy Enstitüsü (Hasanoğlan) vardı. Büyük yararlarına rağmen toplumun birçok kesimi bu okullara karşıydı. Muhafazakarlar yatılı okulda karma eğitime karşı çıktılar. Köylerdeki aileleri kızlarının orada okumasına izin vermeye ikna etmek çok zordu.
O dönemde güçlü olan anti-komünist ve anti-sosyalist hareketler, okullara saldırdı ve toplumdaki itibarlarını düşürdü. Okul kütüphanelerinde solcu kitaplar da bulunmaktaydı ve öğrencilerden farklı siyasi düşünceleri okumaları bekleniyordu. Ayrıca köyleri kontrol eden birçok toprak sahibi, yüksek eğitimli öğretmenlerin geri dönmesinden rahatsız oluyordu.
Köy Enstitüleri sadece okul kurmakla kalmamışlar, köylüleri hem entelektüel hem de tarım konusunda eğitmişlerdir. 1945'te Köy Enstitüleri, CHP'nin muhafazakar kanadı ve yeni kurulan Demokrat Parti'nin şiddetli saldırılarına maruz kalmaya başladı. Köy Enstitüleri, yıkıcı, asi, gelenek karşıtı bir nesil yetiştirmekle ve Marksist telkinlerin yatakları olmakla suçlandı. Bu saldırılar daha çok Parlamento içindeki ve dışındaki büyük toprak sahipleri ve onların basındaki sözcüleri tarafından yapıldı. Hükümet, toplumdan, muhalefet partisinden ve yaklaşan seçimlerden gelen güçlü baskılar nedeniyle onları kapatmak zorunda kaldı. Her ne kadar hükümet eninde sonunda seçimleri kaybetmiş olsa da.
Köy Enstitüleri, Demokrat Parti hükümeti tarafından (1950'de seçilen) laiklik karşıtı gruplara bir imtiyaz olarak düzenli öğretmen yetiştiren okullara dönüştürüldü.
- Önceki Konu