Üst

Akıllı Hans - Matematik İşlemleri Yapabilen At

akilli-hans-1e602fe9fb242d5a7.webp
akilli-hans-1e602fe9fb242d5a7.webp
Akıllı Hans 1895-1916 yılları arasında yaşayan, aritmetik işlemler yapabildiği ve zekâ gerektiren başka problemleri çözebildiği iddia edilen bir at.

Atın sahibi, Almanya'da bir lisede matematik öğretmeni olan Wilhelm von Osten, Hans'a toplamayı, çıkartmayı, çarpmayı, bölmeyı, kesirli sayılarla işlem yapmayı, zamanı söylemeyi, günün tarihini takip etmeyi, notaları, okumayı, yazmayı ve Almancayı öğrettiğini iddia ediyordu. Hans, "eğer ayın sekizinci günü Salıya isabet ederse, bir sonraki cuma ayın kaçıncı günü olur?" gibi sorulara toynağını yere vurarak cevap veriyodu. Sorular sözlü olarak sorulabildiği gibi ata yazılı olarak da verilebiliyordu. Sahibi, Hans'la tüm Almanya'yı gezdi ve gösteriler düzenledi.

Hans Almanya'da ve diğer ülkelerde ün kazandı. Bunun üzerine, durumu araştırmak üzere biliminsanlarından oluşan bir Hans Komisyonu kuruldu. Komisyon, 1904 yılında Hans'ın gösterilerinde hiçbir hile yapılmadığı sonucuna vardı ve dosya, karşılaştırmalı biyolog ve psikolog Oskar Pfungst'a devredildi.

Akıllı Hans etkisi​

akilli-hans-27e5a91b3e67e6dec.webp
akilli-hans-27e5a91b3e67e6dec.webp
Hayvan psikolojisi ve fenomenoloji üzerine çalışmalar yapan ünlü Alman felsefeci Carl Stumpf'un asistanı Oskar Pfungst, 1907 yılında Hans'ı inceledi, Atın gerçekte (zannedilen anlamda) zihinsel işlemler yapmadığını, fakat kendisini izleyen insanların tepkilerindeki küçük değişimler yoluyla beklentilerini algılayarak yanıt verdiğini gösterdi. Pfungst, atın bakıcısının vücut dilindeki istemsiz ipuçlarına tepki verdiğini gösterdi. Bakıcı, bu durumun farkında değildi.

Pfungst, araştırmasında şu yöntemleri denedi:
  1. Hans'ı bakıcısından ve seyircilerden yalıtarak ipucu almasını önlemek.
  2. Soruları bakıcı dışındaki kişilerin sormasını sağlamak.
  3. Atın gözlerini bağlayarak soru soranı görmesini önlemek.
  4. Soru soranın cevabı bilip bilmemesi durumunu kontrollü olarak değiştirmek.

Pek çok deneme sonunda, Pfungst, Hans'ın bakıcı dışındaki kişilere de doğru cevap verebildiğini gösterdi. Bu, hile olasılığını ortadan kaldırıyordu. Ancak Hans, sadece soru soran kişi doğru cevabı biliyorsa cevap verebiliyor, ayrıca soru soranı görmesi gerekiyordu. Bakıcı doğru cevabı bildiğinde, Hans'ın cevapları %89 oranında doğru oluyordu. Ancak bilmediğinde, bu oran %6'ya düşüyordu.

akilli-hans-3b004b61c0165a8fd.webp
akilli-hans-3b004b61c0165a8fd.webp
Pfungst olayı dikkatle incelediğinde, atın toynağı yere doğru sayıda vurmaya yaklaşınca, soru soranın duruşunda ve yüz ifadesinde gerilim ifade eden küçük değişimler olduğunu fark etti. Tam doğru sayıda toynak vuruşundan sonra bu gergin ifade yerini rahatlamaya bırakıyordu. Böylece Hans'a durması için gereki sinyal veriliyordu.

Pfungst'un çalışmasından sonra bu olaya Akıllı Hans etkisi adı verildi. Bu etki, izleyici beklentisinin olaylar üzerindeki etkileri ve hayvan bilişselliği konusundaki araştırmalarda önem taşımaktadır.

Atların, insanların vücut dilindeki nüansları fark edebildiğini ortaya çıkaran Pfungst, deneylere kendisi üzerinde devam etti. Cevabını bilmediği soruları kendisine yönelten kişilere Hans gibi yere vurarak cevap veren Pfungst, vücut dilindeki ipuçlarına dikkat ederek soruların %90'ını bilebildiğini gördü.

Wilhelm von Osten, Pfungst'un bulgularına asla inanmadı ve Hans ile birlikte Almanya'yı gezerek meraklı kalabalıklara gösteriler yapmaya devam etti.

Akıllı Hans'tan Sonra​

akilli-hans-408937f07e271270e.webp
akilli-hans-408937f07e271270e.webp
Akıllı Hans olayından hemen hemen 50 yıl sonra beynimizin E (expectancy – beklenti) dalgaları ürettiği keşfedildi. Özdevimli tepkilerimizin izini sürenler E dalgalarıyla tanıştı. Vücudumuz eyleme geçmeden önce usumuz elektrik boşalmaların üretilmesini sağlayarak gerekli kanalları hazırlar. Yukarıda sözü edilen E dalgaları bu tür elektrik boşalmaları sonucunda üretilir.

Beynin ön lobundan yola çıkan E dalgaları kişiyi yürümesi, okuması, vb. eylemleri için hazır duruma getirir. O dönemde bunlar bilinmediğinden Dr. Pfungst sorunun çözümünün E dalgalarında olduğunun ayırdında değildi. Ancak Dr. Pfungst istemsiz kas kasılmalarının ayırdındaydı ve onların ölçümünü de yapabiliyordu.

Gerçekten de insan düşündüklerini ele veren bilinçsiz ve istemsiz kasılmaları engelleyemez. Bu nedenle “düşünen” at, kendisine sorulan, “iki kere üç kaç eder? ” sorusunu ayaklarını yere vurarak yanıtlamaya çalışırken, eğiticisini pür dikkat izleyecektir.

“Altıncı” vuruştan sonra eğiticisinde ortaya çıkan şu veya bu türlü bir bilinçsiz veya istemsiz kasılma, ata dur iletisini verecektir. Bu kasılış belki de attan başka kimsenin algılayamayacağı bir baş sallama olacaktır. Belli belirsiz onayı alan at ayağını yere vurdurmayı durduracaktır.

Akıllı Hans olayı böylece çözülmüş oldu. Eğiticinin izleyicileri bilinçli olarak aldattığından söz edemeyeceğimiz gibi, atın düşündüğünden de söz edemeyiz. İki farklı canlı türünün fizyolojik özellikleri olayı doyurucu bir biçimde açıklayabiliyordu: atın son derece keskin görsel algılaması ve eğiticisinin istemsiz kasılmaları.

Ancak ne yazık ki Akıllı Hans’ın eğiticisi von Osten, Dr. Pfungst’un çözümünü onamadı ve “düşünen” atıyla birlikte gösterilerini sürdürdü. Von Osten atının düşünebildiğine sonuna dek inandı.

Eğer gizi ortaya çıkmamış olsaydı Akıllı Hans mükemmel bir medyum olabilirdi. Akıllı Hans’ın yanıtlarını ruhlardan değil de istemsiz kas kasılmalarından aldığına kim inanırdı ki?

Kaynak: Akıllı Hans - Vikipedi , Matematikçi At: Akıllı Hans – Matematiksel
 
Üst akıl için mikemmel örnek. İşaretlerle atı yönetiyor. Bizde de partiler yönetiliyor :D Biz daha iyiyik :D
 
Geri