* Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden veya zor bir durumdan uzak tutmak, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek.
* Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi her türlü tehlikeden esirgemek, onu desteklemek, himaye etmek.
* Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
* Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.
* Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek.
* Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek.
* Karşılamak, denk gelmek.
* Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi her türlü tehlikeden esirgemek, onu desteklemek, himaye etmek.
* Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
* Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.
* Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek.
* Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek.
* Karşılamak, denk gelmek.