Büyük Türkçe Sözlük
* Eskimek.
* Eski olma durumu.
* Eskimek işi.
* Eski duruma gelmek.
* Yıpranmış.
* Yaşlanmak.
* Kuzey Kutbu'nda yaşayan toplulukların adı.
* Bu topluluktan olan kimse.
* Bu topluluğa özgü, bu toplulukla ilgili (olan).
* Eskimo dili.
* Biraz eski, eskiye benzer, eskiyi andıran, eski gibi.
* Atın bir tür hızlı yürüyüşü.
* Böyle yürüyen (at).
* Böyle bir yürüyüş ile.
* Sürgün, filiz.
* Savaşa giden eyalet askeri.
* Hızlı ve düzenli giden (at).
* Hızlı ve düzenli gitmeyen (at).
* Lüle taşı.
* önceden olduğu gibi.
* eskiden olduğu gibi, eskiden olduğu ölçüde.
* yeni bir şey edinince eskisini hemen elden çıkarmamalıdır.
* Eskitilmek işi.
* Eskitilmek işi yapılmak, eski duruma getirilmek.
* Eskitmek işi.
* Çok kullanarak eskimiş duruma getirmek, yıpratmak.
* Yaşlandırmak.
* Etkisini sürdürememek, yıpratmak.
* Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar.
* Haydut, kır hırsızı.