Büyük Türkçe Sözlük
* Eşitlenmek işi.
* Birbiriyle eşit duruma gelmek.
* Eşitleşmek işi veya durumu.
* Eşit duruma gelmek.
* Eşitleştirmek işi.
* Eşit duruma getirmek.
* İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavat, muadelet.
* Kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu.
*...
* Gibi veya kadar edatları ile kavramların karşılaştırılıp eşit ölçüde gösterilmesi.
* Kelimeye "gibi, göre" anlamı katan ek. Türkçede bu kavramları-ce, -si ekleri verir.
* Eşit olmayan, gayrimüsavi.
* İki veya daha çok şeyin eşit olmaması durumu, müsavatsızlık.
* Biçimler, şekiller, kılık.
* İnsanın ve dünyanın sonunu, öbür dünyayı anlatmaya çalışan tanrı bilimi kolu.
* Kenarları eşit olan.
* Dört kenarı da bir birine eşit olan dörtgen, main.
* Üç kenarı da birbirine eşit olan üçgen.
* Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan.
* Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş.
* Bir önceki, sabık.
* Geçerli olmayan.
*...
* turfanda bir şey yenilirken söylenen söz.
* Yazının bulunuşuna kadar geçen süre.
* devir değişti, eski tutumların değeri kalmadı.