Büyük Türkçe Sözlük
* Çerçinin yaptığı iş.
* Dayanıksız, çürük.
* Zayıf, narin, çelimsiz.
* Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme.
* başkasının yol açtığı zararı ödemek.
* Ceylan.
* Bir yöne doğru akma, akış, akıntı.
* Akım.
* Bir şeyin gelişme, olma durumu.
* Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu...
* elektrik akımına tutulup etkisinde kalmak.
* geçmek, olmak, yapılmak.
* elektrik akımıyla çarpılmak.
* suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek.
* bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak.
* kapalı bir yerde, karşılıklı açık pencere veya kapı arasında meydana gelen hava akıntısında kalıp üşütmek.
* Akıntılı.
* Akımlı.
* Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin gibi yiyecekler.
* Yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş gibi şeyler.
* Çerez satan kimse.
* Çerez satma işi.
* Çerezlenmek işi.
* Çerez türünden bir şeyler yemek.
* Bir şeyden biraz yararlanmak, çimlenmek.
* Çerez olabilecek şeyler.
* Çerez konulan kap.
* Derme çatma çadır, göçebe çadırı.
* Çingene çadırı.
* Otağ.
* Padişah çadırını beklemekle görevli yeniçeri.
* Bkz. çerge.