Büyük Türkçe Sözlük
* Sıcak ülkelerde, özellikle Akdeniz çevresinde yaşayan, türlü hastalıklara yol açan küçük bir sinek (Phlebotomus).
* Şiddetli karın ağrısı.
* Tatarcıklarla insana geçen, şiddetli ateş ve başağrısı ile beliren bir hastalık.
* Tatara benzeyen.
* Tatar gibi davranmak.
* Tatara benzeyen, Tatar gibi, tatarı andıran.
* İyi pişmemiş, yarı pişmiş.
* Uygulama, pratik.
* uygulamak.
* Bir kimsenin, resmî makamlara sunulan ve onlar tarafından tanınan imzası.
* Bir kimsenin, resmî makamlarca tanınmış olan mührü.
* Uygulama.
* Manevra.
* Uygulayıcı.
* Uygulama ile ilgili, uygulamaya yer veren, uygulamalı, pratik.
* Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme.
* Okul, meclis, adliye gibi kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı...
* başka bir güne, zamana erteleyerek çalışmaya ara vermek.
* okul, işyeri vb. yi kapatmak, çalışmasına ara vermek.
* Turistlerin veya ülke insanlarının dinlenmesine uygun bir yerde kurulmuş olan ve evleri gerektiğinde belirli bir süre dinlenmek isteyenlere...
* kapanmak, ara vermek.
* tatile çıkmak
* belirli bir süre için çalışmalara ara vermek.
* Tatlandırmak işi.
* Tat vermek, tadını kazanmasını sağlamak.