Büyük Türkçe Sözlük
* Taşınabilen (eşya).
* Taşınabilen (mal), menkul.
* Taşınmak işi veya biçimi.
* Taşınmak işi.
* Taşımak işi yapılmak.
* Başka bir yere gitmek, göçmek.
* Bir yere sık sık gitmek.
* Taşınamayan.
* Ev, tarla gibi taşınamayan (mülk), gayrimenkul.
* Sel suları ile taşınmış taş, toprak.
* Taşırmak işi.
* Taşmasına yol açmak.
* Sabrınıtüketmek.
* Taşıma aracı.
* Taşıt kullanan kimse, sürücü.
* Taşıt yapan, satan veya onaran kimse.
* Taşımak işi.
* Taşımak işini yaptırmak.
* Taşıma işini yapan (kimse veya şey).
* Ücretle yük taşıyarak geçinen kimse, yükçü, hamal.
* Kendisi hastalığa yakalanmaksızın o hastalığın...
* Taşımak işi veya biçimi.
* Taşmış bir durumda olan.
* Aşırı.
* Su baskını, seylâp, feyezan.
* Taşkın, aşırı(bir biçimde).
* Taşkın olma durumu veya taşkınca davranış.
* Bkz. taşkıran otu.
* Taşkırangillerden, 2500 m den yukarıyerlerde sert kayalarıyarıp yetişen bir çiçek (Leontopodium alpinum).
* Taşkırangillerden, Bazı türleri süs bitkisi olarak yetiştirilen, saplarının parçalanmasıyla üreyen bir bitki (Saxifraga).