Büyük Türkçe Sözlük
* Kayağan taştan yapılmış hesap tahtası.
* Taslar dolusu, tas üstüne tas dolusu.
* baştan başa yıkıp,yerle bir etmek.
* Yüzeyi taş ve toprakla kaplı alan.
* telâşlı ve tehlikeli zamanları anlatır.
* Gaz yağı.
* herkesin,her şeyin kendi çevresinde önem taşıdığını anlatır.
* Katı yürekli, hiç acıması olmayan, acımasız, taşkalpli.
* Taşyürekli olma durumu, acımasızlık.
* Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvar, taşküre, litosfer.
* Üzüntülü düşünce durumu, kaygı.
* Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde...
* bileği taşında kılağılamak.
* kaygılanmak, üzüntü içinde olmak, üzülmek.
* üzülmek, kaygıya kapılmak.
* üst üste taşatmak,aralıksız taşlamak.
* zımparalamak amacıyla çok hızla dönen bileği taşına hafifçe dokundurmak, pürüzlerini almak, düzgünleştirmek.
* Er bezi, erkeklik bezi, haya.
* Taşağı olan.
* Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit.
* Tasalanmak işi.
* Bir şeyi kendine tasa etmek, üzülmek, kaygılanmak, endişelenmek.
* Tasası olan, kaygılı.