Büyük Türkçe Sözlük
* Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan (kadın).
* Orospu.
* Sürtükleşmek işi veya durumu.
* Sürtük durumuna gelmek.
* Sürtük olma durumu.
* Sürtülmek işi.
* Sürtmek işi yapılmak.
* Sürtünmek işi.
* Yüzeyleri birbirinin üstüne gelerek biri veya her ikisi ötekine göre ters doğrultuda kayan iki cismin durumu, delk.
* Geçerken değmek, sürünmek.
* Kavga etmek için sebep aramak.
* çıkarı, kazancı için yaltaklanıp durmak.
* Sürtünmek işi veya biçimi.
* yersiz, sebepsiz olarak durmadan dolaşmak.
* Sürtmek işi veya biçimi.
* Sürtüşmek işi.
* Anlaşmazlık, uyuşmazlık.
* Birbirine sürtünmek.
* Anlaşamamak, uyuşamamak.
* Sürtüştürmek işi.
* İki şeyi birbirine sürtmek.
* Evcil hayvanlar topluluğu.
* Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü.
* Birlikte yaşayan hayvan topluluğu.
* Düzensiz insan topluluğu.
*...
* Birçok kimse veya şey hep birlikte.
* Pek çok.
* Hayvan, at arabası ve motorlu taşıt süren kimse, şoför.