Büyük Türkçe Sözlük
* Başlangıcından beri aynı biçimde sürmek, devam etmek.
* Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden, müzmin, kronik, eveğen karşıtı.
* Uzun süreli olan (hastalık), müzmin, kronik, akut karşılığı.
* Süreğenleşmek işi, müzminleşme.
* Süreğen bir durum almak, müzminleşmek.
* Süren, devam eden zaman.
* Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü.
* Hızlısüren, hızlıgiden.
* Birçok avcının katılmasıyla ve çoğu kez at üzerinde avıkuşatarak yapılan avlanma, sürgün avı.
* Ortaklar, şerikler.
* Yandaş, taraftar, destekçi.
* Davar alış verişiyle uğraşan kimse.
* Kesintisiz olarak süren, devamlı.
* Uzun süreli olarak, daima.
* Ötümlü ünsüz.
* Sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumu, devamlılık.
* Her yerde sürekli bir gidiş olduğunu, doğada sıçramanın olmadığını, her şeyin bir bütün içinde örüldüğünü söyleyen temel ilke.
* Az süren, devamsız.
* Ötümsüz ünsüz.
* Süreksiz olma durumu, devamsızlık.
* Belirli aralıklarla yapılan, çıkan, mevkut, periyodik.
* Belirli bir işin, işlemin, yarışmanın veya teknik alanında belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet, kronometre.
* Uzun sürme durumu.
* Süreklilik kavramı veren fiil. Bu kavram herhangi bir fiilin -e'li zarf-fiil ekiyle durmak, kalmak ve bazen de görmek fiilerinden birinin...
* Türkçede bir zarf-fiille yardımcı fiilin veya herhangi bir fiille durmak fiilinin birlikte kullanılmasından oluşan ve sürerlik kavramı veren...