Büyük Türkçe Sözlük
* (tabaktaki yemeği) Sıyırıp bitirmek.
* Sünnet edilmiş olan.
* Sünnet için hazırlanmış olan.
* Sünnet edilmemiş olan.
* Sünnet ehlinden olan kimse.
* Kur'an'a ve Hz.Muhammed'in sünnetlerine göre davranmayı en doğru ve tek yol sayan dört büyük mezhep (Hanefî, Malikî, Şafiî, Hanbelî).
* (< sunî tahta) Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmıştalaşve yongadan yapılan tahta.
* Nalbantların, nallanacak hayvanın tırnağınıkeserken kullandıklarıkeskin araç, nalbant keskisi.
* Saraçların derilere yiv açmakta kullandıkları...
* Yaman, adamakıllı, dehşetli.
* Gösterişli, görkemli.
* Çok kötü, berbat, ağza alınmaz küfür.
* Sunulan şey.
* Piyasaya mal çıkartma, arz.
* Şu zamirinin belirtme durumu.
* Çeşitli nesneleri.
* itiraz dinlememek, mazeret kabul etmemek.
* üreticinin piyasaya mal çıkarması ve tüketicinin piyasadan mal çekmesi olayları, arz ve talep.
* Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programısunan, açıklayan (kimse), takdimci.
* Sunucunun işi ve görevi.
* Sunulmak işi.
* Sunmak işine konu olmak veya sunmak işi yapılmak.
* Sunulmak işi veya biçimi.