Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. podosüet.
* Ön alım.
* Bkz. ön alım hakkı.
* Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuşbir sözü veya cümleyi hatırlatma.
* Un, şeker, yumurta gibi maddelerin muhallebi kıvamına...
* oyunculara, izleyicilere duyurmadan söyleyecekleri sözü veya cümleyi fısıldamak.
* birine unuttuğu bir sözü veya cümleyi kimseye duyurmadan...
* Aşağı, aşağılık, bayağı, adî.
* Kılıksız, pis kılıklı, hırpanî.
* Süflîleşmek işi.
* Süflî duruma gelmek, süflî olmak.
* Aşağı bir durum almak, aşağılaşmak.
* Kılıksızlaşmak, pis kılıklıduruma gelmek.
* Süflî olma durumu.
* Oyunculara, rollerinde unuttuklarısözleri izleyicilere duyurmadan söyleyip hatırlatan kimse.
* Suflörün görevi.
* Neşeli ve serbest (kadın).
* Şehitler.
* Güney yarım kürede bulunan parlak yıldız, Yıldırak.
* Şuh olma durumu.
* Kolaylık.
* Yumuşaklık, naziklik.
* Uygun ortam.
* Sıcaklık.
* Suibriğigillerden, yaprakları almaşık, saplarıuzun ve sülüksü, yaprak ayası ibrik biçiminde gelişmiş olan, sıcak ülkelerde yetişen, tırmanıcı...
* İki çeneklilerden, otuz kadar bitki türünü içine alan ve örnek bitkisi suibriği olan bir bitki familyası.