Büyük Türkçe Sözlük
* Suçlandırılmak işi veya durumu.
* Suç yüklendirilmek, itham ettirilmek.
* Suçlandırmak işi.
* Suçlu olduğuna karar vermek, suçlu olduğunu ileri sürmek.
* Suçlanmak işi.
* Suçlamak işine konu olmak, itham edilmek.
* Suçlamak işi veya biçimi.
* Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim.
* suçlu sayılmak.
* suçlu olduğu kabul edilmek.
* Suçlu olma durumu.
* Kişinin ahlâkî veya dinî kuralları çiğnediğini sezmesi sonucu bilinçli veya bilinçsiz olarak kapıldığı ve kendisiyle ilgili değer yargılarını...
* Suçu olmayan, suç işlememiş olan, masum.
* Suç işlememiş olma durumu.
* Su satan veya evlere su taşıyan kimse, saka.
* yormak.
* çok dövmek.
* Şişirilip kurutulmuşbağırsak içine baharlı et kıyması doldurularak yapılan bir tür yiyecek.
* Ceviz, badem içi gibi şeyler, bir ipliğe...
* baştan aşağııslanmak.
* Sucuk yapan veya satan kimse.
* Sucuk yapma ve satma işi.