Büyük Türkçe Sözlük
* Coşkulu ve güzel konuşan, hitabede bulunan kimse.
* herhangi bir konuda kendisinin de diyecekleri bulunmak.
* Bir kelimenin ses, hece, ton ve vurgu bakımından söylenme biçimi, söyleniş, söylem, telâffuz.
* Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asil.
* İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen...
* Ekonomik, toplumsal ve siyasî gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimi, aristokrasi.
* Köklü ve tanınmışbir aileden.
* Soylu olam durumu, asillik, asalet, necabet.
* Soymak işi.
* Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar gibi şeyleri çıkarmak.
* Birinin giysilerini çıkarmak.
* Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan...
* Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan...
* Soyla ilgili.
* Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.).
* Biyolojik ve toplumsal ölçüler yönünden göze batacak kadar kötüye giden (kimse)...
* Soysuz bir biçimde, soysuzca yakışırcasına.
* Soysuzlaşmak işi.
* Biyolojik, toplumsal, doğal bozulmaya, dağılmaya uğramak
* Soysuzlaştırmak işi.
* Soysuz bir duruma getirmek.
* Soysuz olma durumu veya soysuzca davranış.
* Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara.
* Hileci, yaltak kimse, kaşmer.
* Soytarı olma durumu veya soytarıya yakışır davranış, kaşmerlik, maskaralık.