Büyük Türkçe Sözlük
* Yoksul kimselere yiyecek, giyecek, yakacak, tedavi ve ilâç sağlanarak yapılan parasız yardım.
* Bkz. sosyal hayat.
* Sosyalizm yanlısı, toplumcu.
* Sosyalizm yanlısı.
* Bazı imkânlardan, kuruluşlardan toplumun yararlanmasını sağlama, toplum hizmetine koyma, toplumsallaştırma.
* Toplumculuk.
* Toplumsallaşma.
* Toplumsallaşmak.
* Toplumsallaştırma.
* Toplumsallaştırmak.
* Toplum kurallarına göre davranacak biçimde eğitmek.
* Topluluk, toplum, cemiyet.
* Bir topluluktaki gelir düzeyi yüksek ve kendilerine özgü yaşama biçimleri olan topluluk.
* Sosyete ile ilgili.
* Yüksek sınıfın yaşama biçimine özenen.
* "Toplumla ilgili" anlamında ön ek.
* Aynı anda hem toplumsal alanıhem ekonomik alanı veya aralarındaki ilişkileri ilgilendiren.
* Aynı anda bir toplumu veya toplumsal bir grubu ve kendine özgü olan kültürü ilgilendiren.
* Dil, toplum ve kültür arasındaki ilişkileri konu edinen dil bilimi dalı.
* Toplum bilimi uzmanı, toplum bilimci, içtimaiyatçı.
* Toplum bilimi, içtimaiyat.
* Bütün sosyal bilimleri yalnız sosyolojinin bir dalı olarak sayan ve bunların sadece sosyolojik metotlarla açıklanabileceğini söyleyen görüşün adı.
* Küçük küçük doğranmışet, ciğer, böbrek gibi şeyler yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan yemek.