Büyük Türkçe Sözlük
* bir işi bitirmek, sonuçlandırmak.
* istenilen sonuca ulaşmak, verim almak.
* Bkz. sonuç yarışması.
* Maçın skorunda etkili olan oyuncu.
* Maçlarda sonuç almasınıbilen takım.
* bir durumun sağlanmasına imkân sağlamak.
* Sonucu almak için yapılan yarış.
* Sonuçlamak işi.
* Sonuca ulaştırmak, sonuçlandırmak, bitirmek.
* Sonuç vermek
* Sonuçlandırmak işi.
* Sonuca ulaştırmak, bitirmek, neticelendirmek, intaç etmek.
* Sonuçlanmak işi veya biçimi.
* Sonuçlanmak işi.
* Sonuca ulaştırılmak, sonuca bağlanmak, bitirilmek, neticelenmek, intaç edilmek.
* Sonuca ulaşamayan, sonuç vermeyen, neticesiz.
* Sönmüş olan.
* Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf.
* Göze çarpmayan, silik.
* Sönük olma durumu.
* Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa.
* Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda...
* Süresi gelmişborç senetlerini ödemek amacıyla ayrılmışyedek para.
* Sönümlemek işi.
* Bir salınım hareketinin genliğini sıfıra indirmek, itfa etmek.
* Bir borcu, her yıl ödenen taksitlerle belli zaman sonra ödemek, itfa etmek.