Büyük Türkçe Sözlük
* Turunç rengi, kızıl sarı.
* Bu renkte olan.
* Turunculaşmak işi.
* Turuncu bir renge girmek.
* Hastahanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt.
* Hanımeligillerden, sarı, kırmızıçiçekli, güzel kokulu ve tırmanıcı bir süs bitkisi (Leonicera japonica).
* Bkz. tüy.
* Piyano, org gibi müzik aletlerinde veya daktilo, hesap makinesi gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı.
* Yağlıboya ressamlığında...
* (güreşte) hasmı sırt üstü yere sermek.
* yenmek, mağlûp etmek.
* Dokunuş, dokunma.
* dokunmak, değmek.
* Taşlamak işi veya durumu.
* Daktilo, hesap makinesi, telefon gibi makinelerde tuşlara basmak.
* Tuşa getirmek, tuşla yenmek.
* çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında söylenir.
* Lâboratuvar maşası.
* Tutacak.
* Sıcak mutfak araçlarınıtutmakta kullanılan, birbirine şeritle bağlıbez çifti.
* Ataç, tutturgaç.
* Bir şeyin tutulacak yeri.
* Tutacak.
* Maşa, kerpeten gibi araçların tutmaya yarayan kanatlarından her biri.
* Bir anlaşma, sözleşme veya...
* Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktar.
* Az, azıcık, çok az.
* Bankacılıkta kullanılan, borsada kota alabilmek için gerekli asgarî...
* Tutulacak kadar olan miktarlardan birçoğu bir arada, parça parça, bölük bölük.
* Bir şeyin tutulup çekilecek yeri.
* Tutunacak yer.
* Telgraf veya elektrik direklerine rahat çıkmayı sağlayan ve ayağa takılan mahmuzlu araç.
* Tutamacı olan.