Büyük Türkçe Sözlük
* Seslenmek işi veya biçimi.
* Seslenmek işi.
* Sözü birine veya birilerine yöneltme, hitap.
* Uzaktan bağırarak, çağırmak, ünlemek.
* Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek.
* Sözü birine veya birilerine yöneltmek, birine...
* Sesi olan, ses çıkaran.
* Ses çıkararak.
* Bkz. Ünlü.
* Görüntülere ilişkin sesi de veren film.
* Ünlü.
* Yüksek sesle okuma işi veya biçimi.
* Vurulduğunda çınlama sesi veren, gri veya yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası, fonolit.
* Ünlü uyumu.
* Her tür sesli belgelerin saklandığı yer.
* Arşivlenmişses belgelerini koruyan, gözeten görevli.
* Savaş araçlarından altı dilimli topuz.
* Sesi olmayan, sesi çıkmayan.
* Ses, gürültü çıkarmadan yapılan.
* Az konuşan, suskun, sûkûtî.
* Yumuşak huylu, kendi hâlinde ve sakin (kimse).
*...
* Görüntülerin yanısıra bu görüntülere ilişkin sesi vermeyen film.
* Ünsüz.
* Yüksek sesle değil, içinden okuma.
* Sakin, kendi hâlinde (kimse).
* Kimse duymadan, görmeden, sessiz ve gürültüsüz bir biçimde.
* Sessiz olarak, sessiz bir biçimde.
* Ünsüz uyumu.
* Bir düşünce, davranış veya uygulamayı, yersiz bularak karşıçıkmak amacıyla sessiz olarak yapılan toplu yürüyüş.