Büyük Türkçe Sözlük
* Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş kimse, kabadayı, hayta, holigan.
* Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan.
* Belli bir hedefi olmayan...
* Belli bir hedefi olmayan, rastgele yerleştirilen mayın.
* Başıboş, avare, amaçsızca.
* Serseri (bir biçimde), serseri gibi.
* Serserileşmek durumu.
* Serseri duruma gelmek, serseri olmak.
* Serseri olma durumu veya serserice davranış.
* serserice davranmak.
* serseri tavrında davranmak, çevreye rahatsızlık vermek.
* Çizilmesi, kırılması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı.
* Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen.
* Kolay...
* Kırma ve öğütmeye karşı daha dirençli olan yoğunluğu diğer buğdaylara göre daha yüksek bulunan ve tane kesiti camsı görünen buğday.
* Damağın ön bölümü.
* Gergin görünümlü esnek doku.
* Sert olarak, sert bir biçimde.
* Kireç derecesi yüksek su.
* Göz yuvarlağının dışını örten sağlam zar
* Sert damakta oluşan ç, h, f, k, p, s, ş, t ünsüzleri, ötümsüz, tonsuz ünsüzler.
* Beyni saran zarların en dışta ve en sert olanı.
* Başhekim.
* Sertelmek durumu.