Büyük Türkçe Sözlük
* Az serin, serine yakın.
* Serinlemek işi.
* (hava) Serin bir duruma gelmek, hafifçe soğumak, serinleşmek.
* Hoşa giden hafif soğukluğu duymak.
* Biraz avunarak ferahlamak.
* Serinlenmek işi veya durumu.
* Serinlik duymak.
* Serinleşmek durumu.
* Serin duruma gelmek, serinlemek, serinlik vermek.
* Serinletmek işi veya durumu.
* Serin duruma getirmek, serinlik vermek.
* Serin olma durumu.
* Serin hava.
* serin duruma getirmek.
* acısını, sıkıntısını azaltmak, avundurma.
* rahatlatmak, huzura kavuşturmak.
* Kötü, kötülükçü, fesat kimse.
* Şerir olma durumu, kötülükçülük.
* Sermek işi veya biçimi.
* Dar, uzun parça ve özellikle dokuma veya kumaş parçası.
* Dar, uzun kıyıparçası.
* Herhangi bir maddenin dar, düz ince ve uzun parçası.
* Bir...
* Kurdele balığı.
* trafikte hız durumuna ve yol şartlarına göre belirli kurallar içinde bir yol şeridinden diğerine geçmek.
* Uzun ve ince makarna.
* Bezden yapılmış, sarılmaya uygun metre.
* Süs şeridi yapan veya satan kimse.