Büyük Türkçe Sözlük
* Semiz olma durumu, tav, semen.
* Primatlardan, ayakları beş parmaklı, tek yavru doğuran, iyi tırmanıcı olan, ormanlarda yaşayan bir maymun türü (Pan troglodytes).
* Bir insanın bir başkasına karşıdoğal ve içgüdüsel olarak bir eğilim, sevgi ve yakınlık duyması, cana yakınlık, sıcak kanlılık.
* birini sevimli, cana yakın bulmak.
* Cana yakın, sıcak kanlı, sevimli.
* Çok hoş, hoşa giden.
* Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sinir sisteminden biri.
* sevgi, ilgi ve yakınlığını kazanmak.
* Üyesi olmadığı hâlde bir partinin, bir topluluğun görüşlerini benimseyen veya bir görüş, bir öğretiyi, bir akımı tutan kimse, duygudaş.
* Belli bir konuda düzenlenen oturum veya seminer, bilgi şöleni.
* Bulgu, araz.
* Güneş.
* Yazma kitapların cildine, baş sayfalarının üst bölümüne veya kumaşlara, kapı, pencere gibi yerlere işlenen veya çizilen güneş biçiminde süs.
* Güneşle ilgili.
* Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış...
* Şemsiye yapan, satan veya onaran kimse.
* Şemsiyecinin işi veya mesleği.
* Şemsiye koymaya yarayan, altında şemsiyelerden sızan suyun toplanması için özel kutusu olan, girişte bulunan mobilya.
* Şemsiye yapmaya...
* Yan, taraf, cihet.
* Yerleşim bölgesi.
* bir yere özellikle gitmemek.
* (birini) hiç aramamak, onunla ilgisini kesmek.
* Başucu noktası.