Büyük Türkçe Sözlük
* Durma, kesentiye uğrama, kesilme, durgu.
* Bozukluk.
* İnme, felç.
* kesintiye uğramak.
* kesilmesine sebep olmak, kesintiye uğratmak.
* Kalbin durması ve kalp sektesi.
* Başkalarının siyasî, dinî vb. düşüncelerine, inançlarına karşıçıkan, katı ve hoşgörüsüz davranan kimse.
* Katı, hoşgörüsüz (düşünce, tutum).
* kesilmek, kesintiye uğramak.
* Sektirmek işi.
* Basketbolda topu sektirerek verilen pas.
* Sekmesine sebep olmak.
* Aksatmamak, aralık vermeden sürekli yapmak.
* Büyük bir dikkat içinde bulunmak.
* Bölüm, kol, dal, kesim.
* Manyetik tamburun, manyetik diskin veya bir disk paketinin üzerindeki, veri ortamının önceden belirlenmiş açılı yer...
* Yakınma, sızlanma, şikâyet.
* Şikâyet eden, yakınan.
* şikâyet etmek, yakınmak.
* Sürekli yağmurlardan veya eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su.
* Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın.
* Etki ve...
* (sıvılar için) bol ve gür (akmak).
* (zaman için) çabuk ve hızla geçmek.
* (insanlar için) kalabalık bir yığın hâlinde gitmek, yürümek.
* geçici durumlara güvenmek doğru değildir.
* çok yağmur yağmak.
* çok yağmurdan dolayı bir bölgede, yollar zor geçilir duruma gelmek.
* emek vermeden ele geçen para çarçur olur gider.
* çok fazla sel olmak.