Büyük Türkçe Sözlük
* Görüntü ve ses kuşakları veya ses kuşakları arasında eşleme bulunmayan (film).
* Eşlemesi bozulmuş olan (film).
* Herhangi bir biçimde birbiriyle oranlı bulunan (nokta, çizgi, sayı).
* Eşlenmek işi.
* Eşlemek işine konu olmak.
* Eşleşmek işi.
* Birbiriyle eş olmak, eş tutmak.
* Çiftleşmek.
* Eşleştirmek işi.
* Eşleşmesini sağlamak.
* Eşi olan, eşi ile birlikte.
* Eş olma durumu.
* Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü.
* bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek.
* beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek.
*...
* Adlar, isimler.
* davranışlarıyla belayı üstüne çekmek.
* Allah'ın adları.
* Esmayıhüsna.
* Eşmek işi.
* Kaynak, pınar.
* Esmek işi.
* Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak.
* Araştırmak, incelemek.
* (at için) Hızlı gitmek.
* (hava için) Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgar olmak.
* Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar...
* Siyaha çalan buğday rengi.
* Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız.
* (hava) Kurşunî renk.